31 Temmuz 2008 Perşembe

FUNNY GAMES




Anna,Georg ve genç oğulları Georgie, tatil için göl kenarındaki evlerine gelmişlerdir. Komşuları Fred ve Eva onlardan önce gelip yerleşmişlerdir. Anna ve George, komşuları ile güzel havanın nimetlerinden yararlanmak için ertesi gün golf oynamak üzere sözleşirler. Daha sora baba ile oğul yeni elden geçirilmiş yelkenlileri ile ilgilenirken, Anna iyi görünümlü bir genç olan Peter tarafından ziyaret edilir. Peter, Eva'nın yemek pişirdiğini ve yumurtaya ihtiyaç duyduğunu söyleyerek, Anna'dan yumurta rica eder. Bu isteği iyi niyetle kabul eden Anna, bir an duraladıktan sonra Peter'e arazilerine nasıl girdiğini sorar. Genç adam çitlerinde bir delik olduğunu, oradan geçtiğini deliği ise ona Fred'in gösterdiğini söyler. İyi başlayan tatil kabusa dönüşmek üzeredir.…


İlki 1997 yılında çekilen funny games'in US versiyonu da 2007 de çekildi biliyorsunuz.Oyunculuk ve atmosferinin ilk versiyonda daha iyi olduğuna kanaat getiriyor eleştirmenler.Haneke severler için hoş bir film.

funny games-dvdrip-Michael Haneke

http://rapidshare.com/files/133723478/Funny.Games.part1.rar
http://rapidshare.com/files/133739727/Funny.Games.part2.rar
http://rapidshare.com/files/133751895/Funny.Games.part3.rar
http://rapidshare.com/files/133761220/Funny.Games.part4.rar
http://rapidshare.com/files/133772636/Funny.Games.part5.rar
http://rapidshare.com/files/133786653/Funny.Games.part6.rar
http://rapidshare.com/files/133806324/Funny.Games.part7.rar

şifre;YOK






Şaşırdık, kabullendik, benimsedik



LİSTAG-LAMBDA İSTANBUL AİLE GRUBU'nun sitesinden güzel bir yazı dizisi...Çocuklarının cinsel yönelimlerinin 'farklı' olduğunu gören-öğrenen ailelerin,bu yeni duruma nasıl adapte olduklarını,bu kabullenme sürecinde neler yaşadıklarını anlatıyor.buradan...

28 Temmuz 2008 Pazartesi

delikanlı

Delikanlılığı ciddiyetle tartardı,adam dediği gülmezdi onun,ara sıra kahvede çok komik birşey olur kendini gülmemek için kasardı buna bi çare bulmalıydı,ilkin sokaga çıkmadan önce evde şu ana kadar duyduğu tüm fıkraları kendi kendine tekrarlayıp delicesine gülerek sokaga öyle çıkmayı düşündü,evde gülmesini bitirirse sokakta hep delikanlı kalabilirdi,ama olmuyordu bi namussuz geliyor ve onu nerdeyse güldürüyordu,hani kahkaha atmayı engelleyebiliyordu ama ah o dudakları,yanakları .Ama bu böyle gidemezdi.Gitti botox yapırdı-delikanlı artık garanti altı!Ara sıra ifadesiz yüzünden heh heh sesleri geliyor şimdi,soran olursa öksürüyorum diyor,ekliyor;ah şu sigara denen illet yok mu!

download edilesi gıda-i ruh'lar bunlar



Üç köpeği döve döve depresyona soktular



Bu yoğun şiddetten insana karşı güvenini yitirmiş bir köpeğin görüntüsü...
Konya'da insanlar tarafından "yoğun şiddet" gören, birinin vücudunda 20’ye yakın saçma bulunan üç köpek, yutkunma reflekslerini bile kaybedecek kadar ağır depresyona girince Selçuk Üniversitesi'nde tedaviye alındı.Radikal'in haberi için...

21 Temmuz 2008 Pazartesi

Evren Hurriyet treninde


Bi yandan Evren'i tanıdıgım için seviniyorum bi yandan da Evren'i tanıdıkları için.Azim,birileri için çabalamak böyle birşey olsa gerek.Evren Hurriyet TCDD işbirliği olan "Hürriyet Hakkımızdır, Tren Özgürlüktür" projesi kapsamında gittiği illerden bildiriyor,bize de kısmen surat astıran ama bi yandan da Evren'in sorumluluk duygusundan dolayı keyiflendiren yazıyı okumak kalıyor.burdan efendim...

Salkım Söğüt / Nazım Hikmet




Akıyordu su
gösterip aynasında söğüt ağaçlarını.
Salkımsöğütler yıkıyordu suda saçlarını!
Yanan yalın kılıçları çarparak söğütlere
koşuyordu kızıl atlılar güneşin battığı yere!
Birden
bire kuş gibi
vurulmuş gibi
kanadından
yaralı bir atlı yuvarlandı atından!
Bağırmadı,
gidenleri geri çağırmadı,
baktı yalnız dolu gözlerle
uzaklaşan atlıların parıldayan nallarına!

Ah ne yazık!
Ne yazık ki ona
dörtnal giden atların köpüklü boynuna bir daha yatmayacak,
beyaz orduların ardında kılıç oynatmayacak!

Nal sesleri sönüyor perde perde,
atlılar kayboluyor güneşin battığı yerde!

Atlılar atlılar kızıl atlılar,
atları rüzgâr kanatlılar!
Atları rüzgâr kanat...
Atları rüzgâr...
Atları...
At...

Rüzgâr kanatlı atlılar gibi geçti hayat!

Akar suyun sesi dindi.
Gölgeler gölgelendi
renkler silindi.
Siyah örtüler indi
mavi gözlerine,
sarktı salkımsöğütler
sarı saçlarının
üzerine!

Ağlama salkımsöğüt
ağlama,
Kara suyun aynasında el bağlama!
el bağlama!
ağlama!

1928


Gayet neşeli olduğum bi gün karşılaşmıştım salkım söğütle,ağladım çaktırmamaya çalışarak derinden uzun süre ağladım.Sanırım şiir böyle birşeydi.

20 Temmuz 2008 Pazar

anne



zoitsa'nın son entrysini okudum hüzünlendim ben de yine,ne zaman yanıma gelse annem neden vakit gecirmekten zevk almıyorum diye kendi kendimi yiyorum.Oysa bi beraber dışarı çıksak hergun haberlerin 'cıbıl cıbıl' köşesinde barları,beachleriyle tanıdıgı Antalya'yı gezdirsem,sevgilimden bahsetsem akıl alsam...Bi yandan içim burkuluyor bi yandan kızıyorum anneme,burkulması içimin sevgiden,kötüyüm dediğimde 2 saat içinde eşyalarını toplayıp bi ay yanımda kalabilmesinden işte,kızmam neden kötü oldugumu anlayabilmek için bu yaşına kadar hiç bir çaba göstermemesinden,annem üzerinden tüm annelere de kızgınlığım,evlada hazırlıksızlık evlada yetersizlik,oysa az biraz daha okumus olsa az biraz daha çoğunluk taraftarı,heteronormatif olmasa.

18 Temmuz 2008 Cuma

'Öldürmek erkeklikse biz erkek değiliz'



Bi kaç gündür radikal'in internet sayfasında tartşıma-yorum bölümünde gördüğüm okunası yazı için burdan