20 Nisan 2009 Pazartesi

Pınar Selek için ADALET




“Oyunun kuralıymış, öğrendim. Eğer şifreyi yüksek sesle söylemeye çalışırsan, suçlu ilan edilirsin. Üstelik suçun şifreyi yüksek sesle söylemeye çalışmak olmaz. Tam da senin karşı durduğun, mücadele ettiğin bir tutum sana maledilir. Örneğin bir rahibeysen, fahişelik yapmakla suçlanırsın. Hayatını İslami değerlerin canlı tutulmasına adamış bir insansan, boynuna, içki ya da uyuşturucu tüccarı yaftası asılır. Ya da bir antimilitarist olarak bombacılıkla suçlanırsın. Ve bu öyle kriminal bir tarzda yapılır ki, sen savunmaya itilirsin. Yani bir odağın üzerine yürürken, kendinle uğraşmaya başlarsın. Suçlamalar sürekli tekrarlanır, tekrarlanır... Bunlar iddia biçiminde de verilse, çamur izini bırakır ve herkes sana baktığında bu suçlamaları hatırlar. Artık sen asla eski kimliğini sürdüremezsin. Bir düşünce suçlusu değilsindir. Barış suçlusu da ilan edilmezsin. Savaş örgütü, seni terörize eder ve yeni bir kimlikle milyonların karşısına çıkarır”.

Pınar Selek

Bir yazısında 9 Temmuz 1998 mısır çarşısındaki patlamayı "bundan yedi yıl önceydi. Araştırma yaparken, kendimi birden bir senaryonun içinde buldum. Filmin adı 'mısır çarşısı'ydı. Hani benim küçüklüğümden beri ot aldığım mekan. Hani uğrayıp da içimi rahatlattığım pazar. Sonra duydum ki yerle bir olmuş. Sonra duydum ki pkk yapmış. Sonra duydum ki ben yapmışım.

O sürecin bende yarattığı travmaya hiç girmeyeceğim. ama sonradan bomba patlamadığı ortaya çıkan mısır çarşısı olayının neden böyle bir senaryoya dönüştüğü bugün için sorulması gereken önemli bir soru. mısır çarşısı'nda bomba patlaması kimin işine yarardı?

Pınar Selek okunup feyz alınması gereken bir sosyolog,yazar, kişisel sitesinin haber kısmına göz atmanızı tavsiye ederim.
www.pinarselek.com

ve özellikle de 17 Mayıs 2006 tarihli 12. Ağır Ceza Mahkemesi'ne verdiği Savunması' na.

Hiç yorum yok: