29 Ağustos 2008 Cuma

hoşçakal oğlum

Uykudan mahmur gözlerimi açıyorum,yüzümde otobüs teri,uykusuzluktan durgun kafam...otobüsün ön tarafındaki saate bakıyorum sayıklar gibi sekiz saat kaldı oğlum sana kavuşmama diyorum...gözler kapanıyor gözler açılıyor gözler saatte...eve geliyorum gözlerimden uyku akıyor Atillamla hasret gidermek için uyumuyor başını kuyruğunu göbeğini okşuyorum kulağına yaklaşıyor "seni bir gün bile düşünmemezlik etmedim oğlum" diyorum,yemek yemek için bile yanımdan ayrılmıyor oynuyoruz sarılıyoruz,daha doğrusu ben sarılıyorum o huysuzlanıp kaçıyor:)
Tualete gidiyorum sabırsızlıkla dışarda bekliyor kapıyı tırmalayıp bi an önce dışarı çıkmam için acı acı miyavlıyor,çıkıyorum hasretle guburdayıp bacaklarıma sürtünüyor eğiliyor bacaklarını öpüyorum "kimse bizden daha mutlu olamamıştır oğlum" diyorum,gözlerimin içine bakıyor tam ben bi anlam yüklemeye hazırlanırken pat diye pati atıp gözlüğümü yere düşürüyor,bok diyorum azcık duygusal olsan ne var sanki tek bildiğin oyun.Hopluyor oğlum zıplıyor bi an yerinde durmuyor.Arkadaşla film izliyoruz geliyor bi onun bi benim kucağımda filme eşlik ediyor.Film bitiyor,oğlumun enerjisi bitmiyor biraz durultmak için gizli silahıma başvuruyorum çenesinin altını okşuyorum:)Keyifle yayılıp kucağımda guruldamaya başlıyor.Telefon geliyor,ablam,kucağımdan kaldırıyorum atillayı,atilla pencerenin dışına çıkıyor,atilla düşüyor,telefon düşüyor,atilla kanıyor,atilla korkuyor,atilla can çekişiyor,atilla ölüyor,atilla hareketsiz havlumun içinde öylece duruyor,cennet bir tercih,sanırım insan en çok sevdiği biri ölünce cennete inanmayı seçiyor.
Hoşçakal oğlum...


.

29 yorum:

tranquíl dedi ki...

tüylerim diken diken.

Karōshi dedi ki...

Cidden mi gitti Atilla? Üzgünsün çok şimdi sen.. Sabır diliyorum.. Deli-Kanlı..

delikanlı dedi ki...

ne yazık ki öshikar,sağol iyi deleğin için...

Emre KORLU dedi ki...

CANIM BENİM ŞU AN AĞLIYORUM..
ÇOK ÜZÜLDÜM..
ÇOK KONUŞAN VE SÜREKLİ YAZAN BEN BU SEFER HİÇ BİR ŞEY YAZAMIYORUM..
NE DİYEYİM SANA CANIM BENİM..
ATİLLA GİTTİ AMA GELECEK Mİ DİYEYİM..BEN ÇOK GEÇ KADIM BU SON ÜÇ POSTU OKUMAK İÇİN Mİ DİYEYİM..
NE SÖYLEYEYİM..
BEN AĞLAYAYIM..
VE SUSAYIM OLUR MU CANIM BENİM..:(

ŞAHMARAN dedi ki...

delikanlı;bir kedi vardı.miço öldüğünde o kadar çok üzülmüştüm ki.seni çok iyi anlıyorum.
şu an ne kadar çok üzüldüğümü anlatamıyorum.

ne ben olabildim ne de başkası dedi ki...

yaaaa cennettedir şimdi o kesin cennettedir. çok üzüldüm, ne desem bilemedim...
ama cennettedir, eminim öyledir...

kişisel depresyon anları dedi ki...

cidden mi?

ati dedi ki...

ne desem saçma olacak biliyorum ama üzülmeni istemiyorum hiç.

keşke sana iyi gelebilecek bişeyler söyleyebilseydim

gaykedi dedi ki...

başın sağ olsun, yıllardır evcil hayvan beslemiş birisi olarak bilirim bu acıyı, yüreğinden bir parça kopar insanın....yaklaşık 2 sene önce engin ardıç'ın kedisinin ölümüyle ilgili yazdığı benim çok sevdiğim bir yazıyı buraya ekliyorum ve sana tanrıdan sabır diliyorum;

Sevgilim yeşil gözlü, uzun tüylü, üç renkli ve şaşırmış suratlıydı. Artık yok.

O benim hem kedim, hem canım, hem kızım, hem sevgilimdi. Ben hayatımın on iki yılını onunla paylaştım, o bütün ömrünü benimle geçirdi.

Benden başka erkek tanımadığı için de, eve getirdiğimiz bütün erkek kedileri pata küte döve döve geri gönderdi.

Yaşlanmıştı, eskisi gibi hoplayıp zıplayamıyor, çok sevdiği 'musluktan su içmek' eylemi için bile yardım bekliyordu. Biz ikimiz, orta yaşlı ve yorgun bir adamla 'mihrabı yerinde' güzel bir kocakarı, kabuğumuza çekilmiş, kucak kucağa yaşıyorduk.

İki ay önce kanser oldu, ameliyat ettirdik, göğsüne ve karnına yayılan urlar temizlendi, ömrünü birkaç yıl uzattık sanıyorduk, akciğerine sıçramış. Birkaç gündür nefes almakta zorlanıyordu, yeniden hastaneye gitti, oradan evine dönemedi.

Ben de evimde ölmek isterim doğrusu ama bu kaç kişiye kısmet oluyor? Babam son yirmi dört saate kadar direnmişti.

İçim yanıyor ve şu anda ne Lübnan'a asker gönderme umurumda, ne cumhurbaşkanı seçimi, ne basketbol takımımızın başarısı ne de Galatasaray'ın puan kaybı. Ne tadım var ne tuzum. Dün altı paket sigara içtim, kalbim sıkışıyor. Tıknefes olacağım. Belki de düşmanlarımın özledikleri gibi şişer şişer patlarım.

Her köşeden hoplayacak, omuzuma tırmanacak, ayağıma dolanacak, kafacığını sürtecek gibi geliyor. Sürtmeyecek. Ölümün en bok yanı, ister kedi olsun ister baba, onu bir daha asla göremeyeceğini anladığın zaman ortaya çıkıyor.

Bir daha hiç göremeyeceğim...

İçim yanıyor ama Hizbullah yanlılarına sorarsanız ben 'hem duygusuz hem de küstah' bir adamım, Arap çocuklarına acımıyormuşum, İsrail'i tutuyormuşum, bu durumda yanmaması gerekir. 'Sevdiğim herhangi bir şey olup olmadığını' merak eden hanımlar da çıkmıştı.

Üstelik ölen kedi için yazı yazılır mı, bu kadar memleket meselesi beklerken...

Haklılar. Aşk yazarı değilim, bu yazıyı da yüzüme gözüme bulaştırdım. Oturdum eşek gibi de ağladım.

Başka bir halt daha ettim, daha doğrusu bizim hanım etti.

Gitti hemen, sıcağı sıcağına, minik bir yavru kedi aldı geldi.

Yapamayacaktık, evdeki boşluğa dayanamayacaktık. Çıldıracaktık. Çivinin çiviyi hemen sökmesi şarttı.

Bu da yeşil gözlü fakat akça pakça. Büyüyünce bu da uzun tüylü olacak, şimdilik bıyıkları bile kısacık. Daha üç aylık.

Mamanın ve sütün yerini hemencecik öğrendi alçak, 'tuvalet terbiyesini' henüz başaramadık ama öğreteceğiz. Şimdilik evi keşfediyor, herşeye büyük bir şaşkınlıkla bakıyor, her duyduğu sesten ürküyor ve göğsüme yatıp poposunu da çeneme dayıyor.

Pusi de eskiden öyle yapardı. Bunu adını da Musi koyduk. Hem ağzımız alışmış, hem 'merhumenin' anısını yaşatır, hem de sevmem öyle Pamuk, Duman, Bulut gibi köylü karısı isimlerini.

Fakat bunun bir de 'dudaktan öpme' eğilimi var ki, bizim hanımda kıskançlık belirtileri de yeniden başladı bile...

Ben de karısını aldatan bir erkeğin çektiği vicdan azabına benzer duygular içindeyim. Bizim hanımı değil, eski kediyi. Şaşırdım kaldım. Tarifsiz kederlere düştüm.

Bir de, o eşsiz 'Summer of 42' filminde, yeni evli olduğu ve çok sevdiği kocasının savaşta ölüm haberi gelen Dorothy'nin, hemen o akşam, komşunun oğlu tıfıl Herman'la niçin yattığını anladım.

Adsız dedi ki...

bir şey boğazımda düğümlenip kaldı...
kimse ile konuşmak istemiyorum kimse sesimi duymasın istiyorum muhtemelen sende öyle bir ruh halindesindir
böyle bir durumda ne denebilir
hiç bilmem ..
sanırım sabır dilemek en mantıklısı

Adsız dedi ki...

Gerçekten çok üzüldüm. Yazdıklarını okurken birkaç sene önce kaybettiğim köpeğim geldi aklıma. Seni çok iyi anlayabiliyorum.

Beyaz Çiklet dedi ki...

Çok üzüldüm gerçekten,bende bir sürü şirin dostumu kaybettim ve nasıl bir duygu olduğunu biliyorum:( Güle Güle Atilla...

Rüyacı dedi ki...

Son cümlen bitirdi beni be delikanlı..

Adsız dedi ki...

:((
ne desem ki..
alıştın o'na.. sonra o uçsun ve gitsin.
sabır diliyorum..

Selin dedi ki...

Bir şey söylemek istiyorsun ama ne diyeceğini bilemiyorsun ya bazen, nefret ediyorum işte bu durumdan!
Sabır dilerim sana.
Atilla iyidir emin ol :(

delikanlı dedi ki...

desteğiniz için sağolun arkadaşlar,üzüntüm geçti sayılır,sadece suçluluk kaldı üzerimde neden sadece veterinerle yetinip daha donanımlı olan hayvan hastahanesine götürmedim diye,ve buyuk bi soru işareti kafamda...acaba mutlu muydu?doğadan ayrı altıncı katta bi apartman dairesinde tıkılıp kalmaktan mutlu muydu,evet çok sevdim çoğu şeyden daha çok herşeyden daha çok hatta,beraber okulu bitirecektik,göreve başlayınca müstakil bi evde daha konforlu yaşatacaktım onu,istediği zaman dışarı çıkabilecek gerçekten özgür olabilecekti,hayalim buydu.
Bencilliğimen dolayı mı öldü diyorum şimdi,sırf kedi seviyorum diye,yeterli donanımı sağlamayı düşünmeden kedi-lendim.klimayı taktırmadım diye mi öldü,saçma gelecek değil mi,üşenmeyip klimayı taktırmış olsaydım belki sıcaktan bunalıp pencerenin dışına serinlemek için çıkmayacaktı,ve bunun gibi bir sürü şey...sadece sevmek yetmiyor,oğlunu yitirmiş bi babanın suçluluk duygusu benimkisi daha pahalı mamalar alabilirdim,daha sık veterinere götürebilirdim,yanına yalnız hissetmesin diye başka bi kedi alabilirdim.
gece 2 de kalkar beni de uyandırırdı uyumak için onu dışarı çıkarırdım bunu düşündükçe gözlerim doluyor şimdi,üzülmeye hakkım yok,düşünmeliyim daha iyi bi kedi dostu olmak için sadece düşünmeliyim şimdi...

ne ben olabildim ne de başkası dedi ki...

öyle deme, öyle deme. eminim çok mutluydu ati, hem ne ister ki daha fazla bir kedi çok sevilmekten başka?
daha iyi mamalar, hastane, klima vız gelir o seni gördü ya yanında, nasıl üzüldüğünü anladı ya ve nasıl sevdiğini onu. bu yeter işte. sadece bu yeter.
nerden mi biliyorum, aslını sorarsan sadece akıl yürütmr bu, eğer ben ati olsaydım sadece bunu isterdim. şu zavallı insan halimizle bile sadece sevgi istemiyor muyuz çoğu zaman?

Nakhar dedi ki...

bugün çok tuhaf oldu benim için... sıcaktan hiçbirşey okuyamıyorum 5 6 gündür...

eski bir arkadaşım aradı, yine eski bir arkadaştan konuştuk ne yapıyor ne ediyor diye... sonra beraber alıp william chirchill den esinlenip çörç ismini verdiğimiz kediyi soruyorum...

cevap 2 çocuk biri kız biri erkek bırakarak ardında sessizce çekip gitmiş...

kedime anlatıyorum olanları, seni söylüyor..

sıcak bu konuda istediği kadar üstüme gelsin, ama bugünkü iki ölüm haberi bana fazla geldi kesinlikle... :(

hele okuduklarım... başın sağolsun demekten başka yapabilecek birşeylerim olmasını isterdim... :(

delikanlı dedi ki...

nakhar;ben de tam senin blogda skandal ailesi sidikli kadınları okumuş kendi kendime gülümsüyordum,hayat işte;acı ve tatlı.desteğin için sağol

Adsız dedi ki...

off o acıyı ben de yaşadım ama o araba kazasında kanatlandı,bebeğim.
Ama gelmedi sonra bedenini bile gömemedim toprağa ben yokken konteynıra atmışlar sonra...

='/ son kez kucağıma alabilseydim diye ağladım merdivenlerede 4.5 saat...

delikanlı dedi ki...

RoguEüzüldüm kedin için ve vedalaşamadığın için de senin için,ne zaman oldu bu?

Adsız dedi ki...

15 ay oldu =/

düş penceresi dedi ki...

Başın sağolsun... Blogunu ilk defa okudum ve bu yazın... Tüylerim diken diken oldu...

mischa dedi ki...

off :(

delikanlı dedi ki...

düş penceresi;bloğunu takip etmeye çalışacağım hoşgeldin

Gece'nin Telvesi dedi ki...

:.(
sana verebileceğim tek dilek sabır
:.(
Allah kimseyi sevdiğinden böyle apansız ayırıp yoksun bırakmasın.tüm vücudum ürperme-titreme arası gidip geldi düşününce.ne kadar kendimi senin yerine koymaya çalışsam da senin çektiğini anlayamam ve ateş asıl düştüğü yeri yakar,kavurur.tekrar tekrar sabırlar diliyorum Allah'tan sana.
:.(

delikanlı dedi ki...

Gece'nin Telvesi; desteğin için sağol

miso dedi ki...

Sevgili delikanlı,
Mart'da biz de Fıstık'ı kaybettik. Kapkara bir kediydi; boynunda biraz beyazı vardı, bir de bedenine büyük gelen bir bikini giymiş gibi duran edep yeri beyazları. Ve o kadar seviyorduk ki sıpayı... Paramparça olduk. Ama ben bunun en iyi ilacının yeni bir kedi olduğuna inandım hep. Şimdi Sufle var; salağın teki, çok da komik, kalça çıkığından ameliyat olmasına rağmen hala hafif topallıyor, bir de şaşı :) Ve inanamayacağın kadar yabani. Bir o kadar da korkak. Ama bak seviyoruz artık. Fıstık'ı acayip özlüyoruz, oğlum hala zaman zaman ağlıyor, beni de ağlatıyor, ama bu da teselli olmaya başladı.

Bilemiyorum, gücün olursa yeni bir kedi al derim. İyi geliyor. Ona da bize de.

Sevgiler pek çok
marruu

delikanlı dedi ki...

miso;sağol desteğin için,ama şu an yeni bir kedi için hazır hissetmiyorum kendimi.sufle yi öp benim için göbeeni mıncıkla:)